Ayıp şeyler izlemek orucu bozar mı ?

Ilayda

New member
Bir Hikâye Paylaşmak İstiyorum: Ayıp Şeyler İzlemek Orucu Bozar mı?

Selam dostlar,

Uzun zamandır içimde taşıdığım bir hikâyeyi, belki de hepimizin içinde bir yerlerde yankılanan bir sorguyu sizinle paylaşmak istedim. Ramazan ayı geldiğinde, sadece midemiz değil, gözlerimiz, kulaklarımız, kalplerimiz de oruç tutmalı derler ya… işte tam da bunun üzerine yaşanmış bir hikâye. Belki bir ibret, belki bir itiraf, belki bir ayna…

---

Bir Adamın Sessiz Mücadelesi

Oğuz, otuz yaşlarında, içine kapanık ama vicdanı geniş bir adamdı. Ramazan ayı onun için hep yeni bir başlangıç gibiydi. Sigara içmeyi bırakır, geceleri dua eder, geçmişte yaptıklarını sorgular, kendine dönmeye çalışırdı.

Ama bu Ramazan, iç dünyasında sessiz bir savaş vardı. Ne oruçla ne açlıkla ilgisi yoktu; bu, gözlerinin orucu tutup tutmadığıyla ilgiliydi.

Bir akşam iftardan sonra bilgisayarın başına geçti. Önünde açık duran ekran, masum bir video sitesinden çok daha fazlasına dönüşebilirdi. Parmağı “geri” tuşuna gitmek isterken, bir başka sesi “bir kere baksan ne olur” diyordu. O anda kalbi sıkıştı. Sanki bir tarafta melekler, diğer tarafta şeytan fısıldıyordu.

Oğuz izledi. Kısa sürdü, ama vicdanındaki yankısı uzun sürdü.

---

Vicdanın Sesi

Sabah ezanına yakın, seccadeye oturmuştu. Göğsünde bir ağırlık, gözlerinde suçluluk vardı. “Ya Rabbi, orucum bozuldu mu?” diye fısıldadı kendi kendine.

Bir yandan “sonuçta sadece izledim, dokunmadım” diyen bir iç ses, diğer yandan “kalp niyetin aynasıdır” diyen başka bir ses...

İkisi arasında sıkıştı kaldı.

Oğuz, ertesi gün işte dalgındı. Öğle arasında konuyu arkadaşı Murat’a açtı. Murat, soğukkanlı, çözüm odaklı bir adamdı.

“Bak kardeşim,” dedi Murat, “dini meselelerde ölçü nettir. Eğer bir şey şehvetle yapılır ve meni gelirse oruç bozulur. Ama mesele sadece o değil. Bu, neyi beslediğinle ilgili. Gözünü, kalbini, neyle doldurduğunla...”

Oğuz başını eğdi. “Ben... kendime hâkim olamadım,” dedi sessizce.

Murat gülümsedi, “İnsan olmak budur zaten, sınanmak. Ama önemli olan tövbe edebilmek.”

---

Bir Kadının Dokunuşu

Akşam, Oğuz’un eşi Elif onun yüzündeki hüznü fark etti. Sessizliği, gözlerini kaçırması, her şeyi anlatıyordu aslında.

“Elini uzat,” dedi Elif yumuşak bir sesle. “Ne oldu sana böyle?”

Oğuz sustu. Sonra gözlerinden yaşlar süzüldü.

“Elif... orucumu kirlettim sanki,” dedi.

Elif şaşırmadı, kızmadı da.

“Kirlenmekten korkan bir kalp, zaten temiz kalmak için uğraşan kalptir,” dedi usulca. “Ama Allah’a giden yolda en çok tökezleyenler, sonunda en sağlam yürüyenler olur.”

Oğuz’un kalbi bir anda hafifledi. Elif devam etti:

“Biliyor musun, kadınlar bazen günahın değil, pişmanlığın güzelliğini görür. Çünkü pişman olan kalp, hâlâ diridir. Senin orucun bozuldu mu bilmem, ama ben kalbinde bir uyanış olduğunu görüyorum.”

---

Erkeklerin Stratejisi, Kadınların Empatisi

Ertesi gün Murat yine konuyu açtı.

“Kardeşim,” dedi, “bu meseleyi sadece günah-sevap cetveliyle ölçme. Senin bu davranışın, aslında nefsine yenilme anı. Ama bunu fark etmek, en büyük stratejik kazanımdır. İnsan düşmeden kalkmayı öğrenemez. Bir daha o noktaya geldiğinde, hatırla bu duyguyu. Pişmanlığın gücünü kalkan gibi kullan.”

Oğuz başını salladı.

Elif ise o gece ona şöyle dedi:

“Seninle ilgili en çok sevdiğim şey, suçluluğu bile içten yaşamandır. Belki oruç, sadece aç kalmak değil; kendi karanlığını tanımaktır. Allah’a samimiyetle dönmek, sadece gözyaşıyla değil, davranışla olur.”

Oğuz, hem Murat’ın aklına hem Elif’in yüreğine kulak verdi. Biri ona mücadeleyi, diğeri merhameti öğretti.

---

Bir Forumda Paylaşılan Gerçek

Şimdi bu satırları yazarken, belki Oğuz’un yaşadığını birçoğumuz yaşamıştır. Belki kimimiz “sadece baktım” diyerek kendimizi kandırdık. Kimimiz “Allah affeder” deyip geçtik.

Ama dostlar, mesele sadece orucun bozulup bozulmaması değil. Mesele, Allah’a yönelirken gözümüzü nereye çevirdiğimiz.

Din âlimleri der ki:

> “Şehvetle bakmak, kalbi karartır. Eğer bu bakış meni getirecek bir hâle dönüşürse oruç bozulur. Ama sadece bu değil, ruhun huzuru da zedelenir.”

Demek ki mesele teknik değil, ruhî bir denge meselesi.

Orucu bozan şey bazen sadece açlıkla değil, insanın kendine ihanet etmesiyle başlıyor.

---

Son Söz: Bir Kalp Meselesi

Oğuz, o Ramazan boyunca bir daha aynı hataya düşmedi. Çünkü artık biliyordu:

Oruç, mideden çok kalpte başlıyordu.

İnsan oruç tutarken sadece yemekten değil, nefsin karanlık çağrılarından da uzak durmalıydı.

Göz orucu, dil orucu, kalp orucu…

Her biri bir bütün. Birini bozarsan, diğerleri eksik kalıyor.

Ama Allah’ın rahmeti geniştir.

Düşenleri yargılamaz, tövbe edenleri kucaklar.

---

Forumdaşlara Bir Soru

Ben bu hikâyeyi anlatmak istedim, çünkü belki sizlerin de içinde aynı sorgu var.

Sizce, ayıp şeyler izlemek orucu bozar mı, yoksa sadece kalbi mi bozar?

Belki de asıl soru şu:

Biz, Allah için aç kalırken, nefsimize ne kadar tokuz?

Düşüncelerinizi, tecrübelerinizi, fikirlerinizi paylaşın dostlar.

Belki birimizin pişmanlığı, diğerine rehber olur.

Belki birimizin gözyaşı, diğerine merhamet öğretir.